Atatürk’ün Romanya Başvekili Titulesku ile Konuşması Asaf İlbay’dan:
29 Ekim 1937 Cumhuriyet Bayramı, Ankara’da sergi evinde verilen bir baloda kutlanıyordu. Birkaç günden beri, Ankara’da hazır bulunan Romanya Başvekili Titulesku ve Erkân-ı Harbiye Reisi, Atatürk’ün davetlisi olarak baloya iştirak etmişlerdi. Geç vakitlere kadar yenildi, içildi, dans edildi. Büyük salonun sonunda, özel olarak hazırlanan mahalde Atatürk, Başvekil Celal Bayar, Mareşal Fevzi Çakmak, Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Bey, Romanya Başvekili Titulesku, Romanya Erkân-ı Harbiye Reisi ve Romanya Sefiri ayakta konuşuyorlardı.
Bu mahfelin bir kenarında, Atatürk’ün manevi kızları Afet Hanım ve diğerleri oturuyorlardı. Onları ziyaret etmek üzere yanlarına gitmiştim. Yüksek sesle konuşulduğu için, tamamıyla duyuluyordu. Atatürk, Romen Başvekili’ne, Balkan Birliği’nin ehemmiyetinden, lüzumundan ve zaruretinden bahsediyordu. Başvekil Titulesku’ya şu soruyu sordular:
“Ekselansları dünya siyasi durumunun nezaketini biliyorlar mı? Ufuklardaki kara bulutları görüyorlar mı?
Bir cehennemi harbin vukuunda, ilk darbeye Romanya Devleti ve milletinin maruz kalacağını seziyorlar mı ? Eğer seziyorlarsa, Romanya Devletinin dahil olacağı bir Balkan birliğinin süratle takviyesi lüzum ve zaruretini kabul etmeleri icap eder.”
Titulesku eğilerek:
“Ekselanslarının görüşlerine tamamen iştirak ederim, bana yöneltilen sorunun ehemmiyetini kavramış bulunuyorum.”
Atatürk: “O halde Haşmetli Romanya Kralı’nın bizi ziyaret etmelerinden büyük faydalar umduğumun Kral’a tebliğ edilmesini rica ederim.”
Titulesku:
“Hürmetle, bu arzuyu Haşmetli Romanya Kralı’na arz ve isal edeceğimi Sayın Cumhurbaşkanına vaat ederim.”
Bu konuşma üzerine iki memleket devlet reislerinin ve milletlerinin şeref ve sağlığına kadehler kaldırıldı. Titulesku, birkaç gün sonra Romanya’ya döndü ve başvekillikten affedildi. Romanya Kralı, bu davete icabet etmedi. Ancak 1939 senesi Eylül’ünde patlayan umumi harbin Balkanlar’daki ilk kurbanı Romanya olmuştu. Atatürk’ün uzağı görüşü burada da tahakkuk etmiş, ancak iş işten geçmişti.
Kaynak:(Asaf İlbay, Çocukluk Arkadaşım Atatürk, Kaynak Yayınları, sf. 138, 139)
.
.
29 Ekim 1937 Cumhuriyet Bayramı, Ankara’da sergi evinde verilen bir baloda kutlanıyordu. Birkaç günden beri, Ankara’da hazır bulunan Romanya Başvekili Titulesku ve Erkân-ı Harbiye Reisi, Atatürk’ün davetlisi olarak baloya iştirak etmişlerdi. Geç vakitlere kadar yenildi, içildi, dans edildi. Büyük salonun sonunda, özel olarak hazırlanan mahalde Atatürk, Başvekil Celal Bayar, Mareşal Fevzi Çakmak, Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Bey, Romanya Başvekili Titulesku, Romanya Erkân-ı Harbiye Reisi ve Romanya Sefiri ayakta konuşuyorlardı.
Bu mahfelin bir kenarında, Atatürk’ün manevi kızları Afet Hanım ve diğerleri oturuyorlardı. Onları ziyaret etmek üzere yanlarına gitmiştim. Yüksek sesle konuşulduğu için, tamamıyla duyuluyordu. Atatürk, Romen Başvekili’ne, Balkan Birliği’nin ehemmiyetinden, lüzumundan ve zaruretinden bahsediyordu. Başvekil Titulesku’ya şu soruyu sordular:
“Ekselansları dünya siyasi durumunun nezaketini biliyorlar mı? Ufuklardaki kara bulutları görüyorlar mı?
Bir cehennemi harbin vukuunda, ilk darbeye Romanya Devleti ve milletinin maruz kalacağını seziyorlar mı ? Eğer seziyorlarsa, Romanya Devletinin dahil olacağı bir Balkan birliğinin süratle takviyesi lüzum ve zaruretini kabul etmeleri icap eder.”
Titulesku eğilerek:
“Ekselanslarının görüşlerine tamamen iştirak ederim, bana yöneltilen sorunun ehemmiyetini kavramış bulunuyorum.”
Atatürk: “O halde Haşmetli Romanya Kralı’nın bizi ziyaret etmelerinden büyük faydalar umduğumun Kral’a tebliğ edilmesini rica ederim.”
Titulesku:
“Hürmetle, bu arzuyu Haşmetli Romanya Kralı’na arz ve isal edeceğimi Sayın Cumhurbaşkanına vaat ederim.”
Bu konuşma üzerine iki memleket devlet reislerinin ve milletlerinin şeref ve sağlığına kadehler kaldırıldı. Titulesku, birkaç gün sonra Romanya’ya döndü ve başvekillikten affedildi. Romanya Kralı, bu davete icabet etmedi. Ancak 1939 senesi Eylül’ünde patlayan umumi harbin Balkanlar’daki ilk kurbanı Romanya olmuştu. Atatürk’ün uzağı görüşü burada da tahakkuk etmiş, ancak iş işten geçmişti.
Kaynak:(Asaf İlbay, Çocukluk Arkadaşım Atatürk, Kaynak Yayınları, sf. 138, 139)
.
.