Bilinmelidir ki, Altın Çağ dedigimiz surec, Mustafa Kemal Ataturk'un bize manevi mirasi olan Emperyalizmin Yeryüzünden yok olduğu surectir.
Bilinmelidir ki, herkes kendi emeginin, amellerinin ve dusunce seklinin sonuclarini yasar. Bunlarin ister suurunda olsun, ister olmasin.
Yani, Altin cag icin = emperyalimin yeryuzunden yok olmasi icin emek veren, emeginin karsiligini elbette alacaktir. yani, Emperyalizmin yoklugu = altin cag donemini yasayacaktir.
Aksini dusunen, yani dusunce sekilleri buna izin vermeyen de, buna inanmayan da bunu yasayamayacaktir. zira, cok acik degil mi, inanciyla, dusunce sekliyle, korkulariyla vesveseleriyle emperyalizmi besledigi yada ona besin oldugu. Olabilir, ihtiyaci budur yani bizlerin aksini dusunmek ve dusundugunu yasamak. Herkesin kendine ait bir dunyasi vardir, ve o dunyayi yasar. Kendimize ait dunyanin icinde barindirdiklarimizi, baskalari da kendi dunyasinda barindiriyor olabilir. Onlar, ortak oldugumuz, bulustugumuz noktalar, taraflar olarak ortak dunyamizi teskil ederler ve orada bulusur ve birlikte orada yasariz.
Ve yine, cok acik degil mi altin cagi yani emperyalizmin yeryuzunden yok oldugu donemi kuracak olanlarin, yasacak olanlarin , tamamen kendi uzerinde hakimiyet kurabilmis varliklarin isi olacagi !?
Zira, kendine hakim olamayan, hicbir sey yapamaz. Birileri onun icin dusunur. O, duygu, dusunce ve icgudulerinin gudumundedir. Duygu tatmini arar, kim tatmin ederse onun pesinden gider. Esasen tekamul seviyesi bu olan varliklar, duygusunun efendisi degil, duygusu onun efendisidir. Dusuncenin efendisi degil, dusunceler onun efendisidir.
Neyi, nicin, ne zaman, dusuneceginin ayarlarini yapamayan yani kisacasi dusuncelerinin uzerinde hakimiyet kuramayan, neyi yerli yerinde ve tam zamaninda bilincle ve kontrolunde olarak yapabilir? Hic bir seyi.
Dusunceleri uzerinde hakimiyet kurabilmek demek, isteklerini/ihtiyaclarini, duygularinin ve icgudulerinin etkisi altinda kalarak degil, şuurlu bir sekilde belirleyerek istedigi sonuca ulasmaktir.
Ozetle, piyasadaki soylemin aksine olarak: Dusundugumuz icin var degiliz, var oldugumuz icin dusunuyoruz. Hakimiyet realitesi varligi, duygu ve dusuncelerinin vazifelerini bilir ve o vazifeleri denetler, onlara istikamet verir.
Yani hakimiyet realitesi varliklari icin Iyi niyet yetmez, elde edilecek sonucun da iyi olmasi saglanmalidir.
Daha soylenecek cok soz var. Ancak simdilik su kadarini soyleyelim ki, cesitli kisveler altina girmis bazi kimseler, dusunce sekillerinize, duygulariniza yon vermek isterler: "eski hamam eski tas" i tasimanizi isterler ki, bunlar kendilerini besletmek isteyen "hirsizlar" dir, daha da onemlisi bozgunculardır.
Bir dusunce seklinin, neyi bozup, bozduğu yerde neyi yapmaya calistigina dikkat ediniz!
Bu dikkat;
- Kendinizi kullandirmamak icin gereklidir;
- Sirtiniza basarak beslenenleri;
- Ve kendilerini sirtinizda tasittirmayi aliskanlik haline getirmis olanlari yada sizi buna alistirmak isteyenleri, vd;
Gizli emelleri aciga vurmak, duyurmak, ortaya dokmek icin gereklidir.
Yoklayiniz ve denetleyiniz ki, suuraltlariniz hangi pisliklerle doldurulmus? Bir ornek verelim, "insanin utancini yuzune vurma" ifadesi tum semavi ogretilerde olmadigi halde, tam aksine oldugu halde, bu kabullenilmis sonucunda da insanlari pasiflestirmistir, dahasi dilsiz seytan yapmistir ( bkz. Hz. Muhammed ). Insanlar, utanilacak bir sey yapmasinlar icin din vardir. Dinde, utanilacak sey yapanlarin cezasi da bellidir.
Saydiklarimiz ve sizlerin bunlara ekleyebileceginiz gereklilikler, emperyalizmin yok olması için zorunludur, olmazsa olmazlaridir.
Atasozlerini, ozlu sozleri, vd, hadisleri de mutlaka suzgecinizden geciriniz (gizli emelleri gerceklessin icin birsey soyleyip muhammet peygambere atfediyorlar). Her hal ve hareketiniz; ediminiz bilgiden dogan imanla ,inancla olsun. Kuru kuruya yada, bir bilen dedi diye degil, size ait- size ozgu olmasidir onemli olan. Kuskusuz, bunun icin sen ahmet oldun, o mehmet. Yani, parmak izleriniz bile degisik, ozgun. Suzgeciniz de, parmak izinizdir.
"Cok bilir" birileri, sizi ağına dusurup (orumcek misali) yada deligine cekip besinini sizden saglayamazsa kudurur, saldirganlasir, ki yine sizden beslenebilmektir maksat. O turler, negatiflikten beslenirler. Ozetle, beser kisvesine burunmuş akrep tabiatlardir bunlar.
Biliyorsunuz ki akrep, vucudunda zehir tasiyandir. Bir dusununuz, o zehiri bedeninde tasimak ne buyuk bir yuktur?! O nedenle de o yuku indirmenin yollarini arar durur. Her varlik, yaradilis maksadini icinde tasir. Tabiatlari neyse onu icra etmekle yukumlendirilmislerdir.
Insan tabiatli olanin gorevi, uzerine basildiginda cirt diye olecek olan bu haserelere insan muamelesi yapmamaktir. Onlara insan muamelesi yapmakla, kendilerini insan sanmalarina neden olunmaktadir. Yani, insan kisvesine (eskilerin tabiri ile de soyleyecek olursak, kaliba ) girmis - burunmus haserelerin, reptillerin tabiati degisir mi? onu iyi analiz etmek lazim. insan mi, hasere mi? Nihayetinde, ruhun yaptigi sey, bir kalibi kullanmak ve onu ömrunun sonunda birakmak degil midir? Oyledir.
Insan tabiatinda olmayanlar, surungen asalak tabiatli olanlar, sizden aldigi her doneyi, her bilgiyi size silah olarak dogrultur, kursun olarak dondurur. Sizden aldiklari bilgiyi, edindikleri enformasyonu, veris, aktaris maksadinizin disinda kullanirlar. Çarpitirlar, saptirirlar, dejenere etmenin yollarini arar dururlar. Dahasi, eger sizde kusur bulamazlarsa, kendilerindeki asagilik vasifalari (zehiri) size atfederler; zira o yukten yani bedenindeki o zehirden kurtulma yolunu mutlaka bulmalidir: yalan, riya, iftira vb herseyi kullanirlar. Yeter ki bedenindeki zehirden kurtulsun... herseyden, her kosuldan hep karli cikmaktir dertleri. Yani ozetle, guzel ahlak sahibi olmak onlara hic uymaz. Zaten, baska turlu somurgen olunmuyor ki.
Guzel ahlak sahibi olmak, insana mahsustur.
Yani, bu surungen asalak hasere tabiatli olanlara; mayalarina gubre karismislara, "belki adam olurlar' diye emek vermeyiniz. Emeginizi, maksadiniz dogrultusunda kullanacak olana veriniz. Helal olan budur. Israf haramdir, yani emeginizi "belki adam olur' larla israf etmeyiniz. ozetle, bu turleri beslemeyiniz, ki semirmesinler. Bir dusununuz, acima, merhamet vb duygulariyla, yaziktir deyip kendi ellerinizle beslediginiz varliklar bugun basimiza puskullu bela oldular... neticesinde, acima duygularimiz yuzunden bize yazik olmaktadir. Bu tur denetimimizden gecmemis duygularimizin nelere, ne gibi sonuclara sebep olacagi artik besbelli olmustur. Kim neyi hak ediyorsa onu veriniz, ihtiyaci budur cunku. Yani, ayaklar yurumek icindir. Ayaklari bas yaparsaniz, isler yurumez.
Yine bilinmelidir ki, herkes kendi emeginin, amellerinin ve dusunce seklinin sonuclarini yasar. Bunlarin ister suurunda olsun ister olmasin.
Altin cag icin-emperyalimin yeryuzunden yok olmasi icin emek veren, emeginin karsiligini elbette alacaktir. Yani, emperyalizmin yoklugunu = altin cagi yasayacaktir. Emek vermeyen ve buna inanmayan da hak etmedigi icin yasamayacaktir. Herkes hak ettigini er veya gec yasar. Emperyalizmin yoklugu donemi demek, asalaklarin somurgenlerin bulunmadigi donem demek zaten. Hem, zaten onlar altin caglarini demir caginda /kaliyuga / karanlik cagda yasadilar. Caglari yani kaliyuga bitti... bu somurgenler, son dokuntulerini toplamakla mesguller. kabul etmek istemeseler de bu boyle.
Bilinmelidir ki, Altın Çağ dedigimiz surec, Mustafa Kemal Ataturk'un bize manevi mirasi olan ilericilikle, ilerlemeyle emperyalizmin yeryüzünden yok olduğu surectir.
Ve bizler, herseye ragmenbir nura dogru yurumekteyiz.
Kim ne derse desin, tum bizi asagi cekmeye calisanlardan eteklerimiz kurtulmustur.. baglarimiz da kesilmistir. artik bizlerden beslenemeyecekler !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder