-“Meclisin Başkomutanlığı bana vermesinden sonra Sakarya’ya gittim. Bütün önemin Sakarya nehrine inhisar ettirilmesinden, boydan boya siperler meydana getirilmesinden kaçındım. Düşman Sakarya nehrinin her hangi bir noktasından karşıya geçebilir. Bu geçiş savunucular üzerinde fena etki yapabilir. Nehrin geçilmesiyle savaşın kaybedildiği sanılabilirdi. Askerin ruhundan bu kötü olabilirliği yok etmek amacıyla cepheyi epeyce geriye çektim. Bazı yerlerde 15 km. kadar mesafe bıraktım. Eğer burada da düşman zorlarsa, biraz daha geriye çekilir, yine bir cephe tutar, savaşımızı sürdürürüz. Bu çekiliş askerin ruhunda kötü bir etki yaratmaz. Fakat nehrin kıyısındaki cephe bu anlamdan uzaktır.
Düşmanın hangi noktadan kesin taarruza geçeceğini kestiremediğimizden, o uzanıp giden cephemizi, hilal şeklinde tesis ettim, ve yedek kuvvetlerimizi tam merkez noktasına yerleştirdim. Buradan sağa sola kolaylıkla yardım edebilirdi. Cephede bu işlerle meşgul olduğum bir sırada, cephe karargahında komutanların bazılarıyla telefonla konuşan İsmet İnönü:
-“Yusuf İzzet (Met) Paşa telefon ediyor, söylediklerini anlayamadım, sizinle konuşmak istiyor,” dedi ve ahizeyi bana uzattı.
Yusuf İzzet Paşa’ya:
-“Beni aramışsınız; buyurun, arzularınız nedir?” dedim.
Yusuf İzzet Paşa soruyordu:
-“Gizli emirlerinizi bildirmeniz, yani geri çekilme halinde yönümüz neresidir? Beklemekteyim, öğrenmek istiyorum.”
Atatürk konuşmasına devam ediyor. “Bu soru karşısında çok canım sıkıldı. Adam henüz savaşa girmeden kaçmayı düşünüyordu.”
Verdiğim karşılıkta:
-“Paşa! Gizli emrim, senin kemiklerinin orada gömülmesidir,” dedim ve telefonu kapadım.”
Kaynak: Atatürk’ten Anılar, Kemal Arıburnu, İnkılap Kitapevi,1998. ISBN: 975-10-1392-5. Sayfa: 154-155. (Damar Arıkoğlu, Hatıralarım, 1961, Sayfa: 258-259)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder