[ Editörün Notu: Atamızın ölümünden sonra, Atamızın öğütlerinin aksine olan basiretsiz anlaşmalar yapılmıştır. Bunlardan en önemlisi, Türkiyeye hiçbir zaman hiçbir faydası olmamış ve olmayacak olan NATO dur.
NATO, ülkemizi işgal eden ve Kurtuluş Savaşında kanımızla ülkemizden kovduğumuz emperyalist ülkerin teşkilatıdır.
Türkiye DP iktidarında kendi elleriyle, ülkemizi işgal edenleri içimize sokmuştur. Bu, affedilemez bir ihanettir.
Detaylı bilgi için bakınız : http://bit.ly/2hyGqIS ]
M. K. ATATÜRK: RUSLARLA İŞBİRLİĞİ DIŞ POLİTİKAMIZIN TEMELİDİR
1- Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikada özenle güttüğü amaç, uluslararası barışı korumak ve güven içinde yaşamak olmuştur. Başta SSCB (Rusya) olmak üzere komşularımızla, diğer doğu ülkeleri ile dostluk ve iyi geçinme yolunda ilişkiler kurduk, antlaşmalar yaptık. Emperyalist ülkelerle ittifak yapmaktan uzak durduk.
2- SSCB ile işbirliğini Türk dış politikasının temeli yaptım. Her ne pahasına olursa olsun, Türkiye’nin bu işbirliğinden hiçbir şekilde vazgeçmemesini istedim. Fransa, İngiltere ile olan sürtüşmesinde Türkiye’yi bozuk para gibi kullanmak istedi. Ama Türkiye bunu uzun süre önce anladı. Anlaşmazlıkları olan farklı emperyalist devletler arasında oyun oynamak, şimdiye kadar hemen hemen hiçbir şey getirmemiştir. Görüyordum ki, devletimiz ancak SSCB ve Doğu ile daha sıkı birleşmesi halinde ayakta kalabilir.
3- Bu yüzdendir ki, benden sonrakilere vasiyetim şu oldu: Sovyetler Birliği’ne karşı asla bir saldırı politikası gütmeyeceksiniz. Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Sovyetlere yöneltilmiş herhangi bir antlaşmaya girmeyecek ve böyle bir antlaşmaya imza koymayacaksınız.
4- Türk-Sovyet dostluğuna dair diğer görüş ve değerlendirmelerimi çeşitli konuşmalarımda şöyle dile getirdim: Birçok tecrübe devirleri geçirmiş olan yeni Türkiye-Sovyet Rusya dostluğu, gitgide büyümekte olan bir dostluktur. Diğer hiçbir devlet aleyhine yönelik değildir. Bu dostluk her iki ülkeye çok büyük bir güven temin etmekte ve milletler arasındaki ilişkilerde sadakatin bir örneğini oluşturmaktadır.
5- Sovyetlerle dostluğumuz sağlam ve içtendir. Kara günlerimizden kalan bu dostluk bağını, Türk ulusu unutulmaz değerli bir hatıra bilir. İki ülke arasında her yönden temaslar sıklaşmakta ve genişlemektedir. Sovyetler, Cumhuriyetimizin onuncu yılında, yüksek üyeleriyle şenliklerimizde hazır bulundular. Devletlerimiz hükümetleriyle ve uluslarıyla her fırsatta birbirlerine nasıl inandıklarını ve ne kadar güvendiklerini bütün dünyaya göstermektedirler. Son günlerde Boğazlar sorununu ortaya koyduğumuz zaman, Sovyetler’in bizim tezimizdeki doğruluğu ve haklılığı bildirmiş olmaları, Türk ulusunda yeniden derin dostluk duyguları uyandırmıştır. Türk-Sovyet dostluğu uluslararası barış için şimdiye kadar yalnız hayır ve fayda getirmiştir. Bundan sonra da yalnız hayırlı ve faydalı olacaktır.
6- Ancak Sovyetlerle dostluğumuz asla bir tabiiyet şeklini almadı, alamazdı. Kasım 1936’da Sovyet Elçisi Karahan’a en kesin şekilde bildirdiğim gibi: Ben Türkiye-SSCB dostluğunu sadece eşit ilişkiler varsa, beni tanıdıklarını hissedersem sağlarım; başka türlü bir karşılıklı ilişkiyi kabul etmem. Sizin çok güçlü ve donanımlı bir ordunuz olduğunu biliyorum, ama ondan korkmuyorum. Ben dünyada kimseden korkmam, buna siz de dahilsiniz. Benim arkamda on sekiz milyon halk var; sadece emir vermem yeterli olacaktır ve nereye yönlendirirsem, benim peşimden oraya gelirler. Çok zarar verebilirim, bunu tabii ki asla yapmam. Benim verdiğim sözler, dostluğum gibi kutsal ve sağlamdır.
prof. Dr. Cihan Dura
11.8.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder