ATANAME’DEN
İLK MECLİS
… İç isyan ateşi Ankara kapılarına kadar yaklaşmakta idi. Durumun ağırlığı, sorumluluğun büyüklüğü, insanı dehşete düşürücü bir mahiyette idi. Bunun üzerine şöyle düşündüm: Ortaya çıkan durumdan -hangi düşünceye dayanırsa dayansın- çekilmek iki şekilde yorumlanabilirdi. Birincisi, tutulan işte ümitsizliğe düşmüş olmak, ikincisi tutulan işin sorumluluğunun ağırlığına tahammül edememek. Gerçekten bu gibi yanlış zanlar hem kutsal maksadı zarara uğratabilir, hem de bu maksat etrafında toplanan kuvvetleri dağıtırdı.
Dolayısıyla arkadaşlarımın içtenliğine, milletimin azim ve imanına, düşmanlarımızı er geç aczi itirafa mecbur edeceği hakkındaki kesin kanaatime ve Allah’ın yardımına dayanarak, eskisi gibi sonuna kadar millî mücadelemizin şahsıma yüklediği namus ve vicdan görevini yerine getirmekte devama karar verdim. Ve artık genel harekâtın yasal bir şekilde yürütülmesine başlama gününün daha ziyade ertelemeye de müsaadesi kalmadığından, 1920 yılı Nisan’ının 23’üncü günü Meclis’in açılması uygun görüldü.
İşte 23 Nisan cuma günü, öğleden sonra yaklaşık saat ikide Meclis binasının kapısından girerken, günlerden ve gecelerden beri bütün varlığımı işgal eden bu düşünce ve duygulara boğulmuş bulunuyordum. İçeriye girip Meclis salonunu dolduran milletvekillerinin güvenli ve itimatlı bakışlarla bana dönmüş olduklarını gördüğüm zaman, girişimlerimizin milletin emellerine bütünüyle uygun olduğunu bir kere daha anladım. Ve artık benimle fikir ve emelde ortak milletin fikir ve emelini temsil eden bu kadar arkadaşla birlikte çalışacağımdan dolayı büyük bir mutluluk duydum.
KAYNAK:
ATANAME/ Derge: Meclisi Mebusan, Yönelti: 11-1
Prof. Dr. Cihan Dura
3
İLK MECLİS
… İç isyan ateşi Ankara kapılarına kadar yaklaşmakta idi. Durumun ağırlığı, sorumluluğun büyüklüğü, insanı dehşete düşürücü bir mahiyette idi. Bunun üzerine şöyle düşündüm: Ortaya çıkan durumdan -hangi düşünceye dayanırsa dayansın- çekilmek iki şekilde yorumlanabilirdi. Birincisi, tutulan işte ümitsizliğe düşmüş olmak, ikincisi tutulan işin sorumluluğunun ağırlığına tahammül edememek. Gerçekten bu gibi yanlış zanlar hem kutsal maksadı zarara uğratabilir, hem de bu maksat etrafında toplanan kuvvetleri dağıtırdı.
Dolayısıyla arkadaşlarımın içtenliğine, milletimin azim ve imanına, düşmanlarımızı er geç aczi itirafa mecbur edeceği hakkındaki kesin kanaatime ve Allah’ın yardımına dayanarak, eskisi gibi sonuna kadar millî mücadelemizin şahsıma yüklediği namus ve vicdan görevini yerine getirmekte devama karar verdim. Ve artık genel harekâtın yasal bir şekilde yürütülmesine başlama gününün daha ziyade ertelemeye de müsaadesi kalmadığından, 1920 yılı Nisan’ının 23’üncü günü Meclis’in açılması uygun görüldü.
İşte 23 Nisan cuma günü, öğleden sonra yaklaşık saat ikide Meclis binasının kapısından girerken, günlerden ve gecelerden beri bütün varlığımı işgal eden bu düşünce ve duygulara boğulmuş bulunuyordum. İçeriye girip Meclis salonunu dolduran milletvekillerinin güvenli ve itimatlı bakışlarla bana dönmüş olduklarını gördüğüm zaman, girişimlerimizin milletin emellerine bütünüyle uygun olduğunu bir kere daha anladım. Ve artık benimle fikir ve emelde ortak milletin fikir ve emelini temsil eden bu kadar arkadaşla birlikte çalışacağımdan dolayı büyük bir mutluluk duydum.
KAYNAK:
ATANAME/ Derge: Meclisi Mebusan, Yönelti: 11-1
Prof. Dr. Cihan Dura
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder