Atatürk'ün Adana'da Hatay için: ''Kırk asırlık Türk yurdu yabancı elinde kalamaz!'' demesinden iki gün sonraydı. Mersin'de istasyondan şehrin içine doğru yavaş gidiyordu. Yolun üstüne siyahlar giyinmiş ve ellerinde büyük bir levha tutan bir kaç genç kız çıktı. Levhada şu yazı vardı:
"Suriye hemşehrinizi de kurtarın!"
Suriye, ancak din kardeşi olan bir milletin vatanıydı. Türkiye’yse artık dinci değil, milliyetçi bir devletti. Suriye içinde, bütün esir yurtlar için olduğu gibi, kurtuluş dilerdi. Lakin kurtarmaya kalkmak fuzuli olurdu.
Etrafta hıçkırıklar ve göz yaşları yoktu; Atatürk'ün de gözleri ıslanmış değildi. Suriyelilerin 1. Dünya Savaşı’nda Türk düşmanlarıyla birleştiklerini, Türk ordusunu arkadan vurmaya çabaladıklarını, belki ihanet ettikleri için ihanete uğradıklarını düşünüyordu:
''Her millet, layık olduğu yaşayışa erer!.. ''dedi ve yürüyüp gitti.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder